top of page
Yazarın fotoğrafıKoral Bayraktar

Gülüş Tasarımı Üzerine


Gülmeyi bilmeyen bir hastamız vardı. Evet elinde holivud sımayl fotoğraflarıyla gelip bundan istiyorum diyordu. Aktrisler Julia Roberts, Angelina Jolie, Catherine Zeta Jones falandı. Neyse efem provalarımız başladı… “Gülün” diyince suratı bi ağlamaklı oluyor, dudak kenarları aşağı kayıyordu. Neyse provaların sayısı artmaya başladı, istediği “gülüşü” bir türlü yakalayamadık, teknisyen bile geldi kliniğe, ve bizden önce duruma hastamız isyan etti: Niye bu kadar uzadı bu iş, bunu bunu istiyorum bu kadar mı zor gerçekten? Ya dedim, arada önemli bir fark var, o fotoğraftakiler gülüyor hanımefendi. Hasta bir hışımla elindeki fotoğrafları da alıp kredi kartıyla yaptığı ödemenin nakit olarak iadesini istedi, her ne kadar vergi, stopaj ve komisyondan bahsetsek de dinletemedik ve iadesini gerçekleştirdik. Üstüne de teknisyenin bize “eheh ya biz de napsak o kadar emek ve malzeme harcadık” demesiyle bir de teknisyenimizle makul bir fiyatta el sıkışmak durumunda kaldık.


Tabi şimdi gülmeler de çeşit çeşit. Kaşlar yukarı kalkık dişlerin gözükmediği hafif tebessüm genelde acınılası bir insan rolüne bürüyor insanı. Böyle yapıp “ben aslında güler yüzlü biriyim” dediğinizde aklınıza Küçük Emrah gelsin. Onun da gülen hali hep bir acınılası. Gerçi onun karakterlerinin hayat hikayesinin (annesi, babası, kardeşi işte biliyorsunuz mevzuları) suratına sirayet etmesi de söz konusu da olabilir. Öte yandan suratına yapmacık, itici, zaruri bir gülümseme yerleşmiş müşteri kapmaya çalışan aşırı mutlu ve zengin pazarlamacı gülüşü var. Tüm meslek gruplarında rastlayabildiğiniz bu gülüşün en önemli temsilcisi diyetisyen bir arkadaş (sosyal medya kullanan insanlar kendisini az çok bilir, gerçi bunun türevleri de acayip çoğaldı). Bir de hemen her aile dağıtmalı, bunalımlı Türk dizisinde görmeye alışık olduğumuz ve oyuncuların takındığı an “çok iyi oyuncu” ilan edildiği “başkasının hayatına çomak sokmaya gelen kadın gülüşü” var. Bu diziler apayrı bir yazı konusu bence, değineceğim.


Kemal Sunal’ın karakterleri mesela… Neden bu kadar sempatik dikkat ettiniz mi hiç? Hemen her rolde (garibanı, zengini, dolandırıcıyı, mazlumu, avanağı, zekiyi, polisi, hırsızı, namusluyu oynarken) bizi hep çoğu kişinin bıçak altına yatmayı tercih edeceği bizim gummy smile (dişetlerinin fazla gözüktüğü) diye adlandırdığımız o gülüşün sıcaklığıyla karşıladı. Samimiyetinden asla şüphe etmedik. İşte bulaşıcı olan gülüş bu gülüştür. Siz onu gülmezken hayal edebiliyor musunuz? Sadece kanal değiştirince bile iki kanal arasında birkaç saniye denk gelmeniz suratınıza bir tebessüm kondurmuyor mu?


Ben mesela boyuna gülüyorum.


Genetik bir sorun olduğundan, hayata karşı bir duruş sergilemek veya toplumsal bir farkındalık yaratmak için veya deli olduğumdan değil, istemsizce bir anda gülebiliyorum.

Bu müthiş özelliğimin farkına varmam 23 Nisan töreninde birinci sınıfta öğretmenimin mikrofonu elime verip tüm okula şiir okumamı istemesine denk geliyor. Aaa evet annem de oradaydı, hatta diğer tüm öğrencilerin velileri, bütün öğretmenler ve müdür. Şiir de tam olarak şu şekildeydi:


Okul diyince aklıma,

Güzel güzel şeyler gelir

Kitap kalem silgi defter

Öğrenciye kuvvet verir


Yeter ki biz çalışalım

Çalışmaya alışalım.

Daha sonra bahçemizde,

Oyunlara karışalım.


Tabi ben bu şiirin ilk mısrasını okurken (okul diyinceheueh aklıma güzel güzel şeyehuehuler gelir, kitap kalehehehehm, silgi defeehheter…) gülmekten tamamlayamadığım için değerli öğretmenim sinirle mikrofonu elimden alıp beni kürsüden aşağı almıştı. Takdir edersiniz ki tek gülen ben olmadım, benle beraber bütün okul ve veliler uzun uzun güldü. Benim öğretmen hariç, kadın benim yerime de utanmış ve oldukça canı sıkılmıştı. Annem de bi kızar gibi olmuştu ama o da bana kızmaya çalışırken koyvermişti dayanamayıp.


O zaman öğretmenin verdiği tepkiyi şimdi daha sağlıklı değerlendirebiliyorum mesela. Ben bir öğretmen olsaydım böyle bir öğrencim şiiri gülerek okudu diye ben daha çok gülerdim muhtemelen. Hatta en çok ben gülerdim. Sarılırdım ona. Ne güzel okudun, ağzına sağlık, bu okul senin gibi bir şair hiç görmedi derdim. Bütün okula alkışlatırdım. Resmen sıfır teşvikle beni kürsüden indirip bütün öfkesini gözlerinden kustu kadın. Olsun ben yine de bu tavrımdan taviz vermedim ve fakültede doktora yaptığım dönem dahil bazı hocaların kriz anlarında bile fütursuzca gevrek gevrek gülerek yangını söndürmeye çalıştım. Bazen körüklediğim de oldu yangını tabi öyle bir yaştan sonra her yerde hoş karşılanmıyor. Mesela zimmetli milyonluk bir cihaz bozulmuşken bu nasıl olur diye tüm kürsünün önünde köpüren bir hocanıza gülerek bakmanızın sırası değildir… Ben değil bi arkadaşım…


Hani gülmek bulaşıcıdır derler ya, evet kesinlikle öyle yalnız kimisinin buna ciddi bir bağışıklığı var. Sanki hayatı boyunca bir gülme hakkı varmış ve zamanında bunu oldukça kıymetli bir biçimde kullanmış ve içinde bir daha asla gülme isteği oluşmamış gibi. Yani harcanılan ve satın alınabilen bir şey olarak düşünürseniz enflasyona yenik düşmüş, değer kaybetmiş ve sanki artık geçerliliği yok gibi. Halbuki gülmek siz kullandıkça değer kazanan bir birimdir diye düşünüyorum. Onu kullanmamak gülüşünüzü daha kıymetli hale getirmez, siz güldükçe güler yüzlü bir insan olarak konumlandırılırsınız, arada bir gülüp bunu sadece gerekli zaman dilimlerinde kullanmak için kastığınızda bu sizi daha değerli kılmaz.


Tabi bunlar demek değil ki her gülmeyen/gülemeyen insan kötüdür, içten pazarlıklıdır, gülüşünü bile kıymetliymişçesine sadece belirli anlara saklar, cimridir, işini satmaya çalışır vs. Ancak şöyle bir gerçek var, hayatın “gerçekten” sillesini yemiş insanlar, birinci dünya problemleri yaşayıp serzenişte bulunan insanlara göre genel anlamda daha mutlu ve güler yüzlü. Yeni tanıştığınız bir insana içten bir gülümseme veremiyorsanız, gülerken zorlanıyor ve kendinizi bu zaruriyette hissediyorsanız veya gülünce karşı taraf üzerindeki otoritenizin bozulacağını, yumuşak ve ılımlı bir insan olarak gözükeceğinizi düşünüyorsanız akşam duşta sıcak suyun neden on saniye sonra geç geldiğine sövüp köpüren bencil bir insan olmanız muhtemeldir.


Corale



Hala güldürebilen ve düşündürebilen üstada saygılarımla...


105 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page